Netflix’in En İyi Filmleri 2021

Sosyal Medya niteliğinde insanların hayatında vazgeçilmez bir yer edinen Netflix üzerinden izlenmesi en keyifli filmleri sizler için derledik. Filmler arasında ödüllü yapımlar yer almakta. Filmin aksiyonunu daha da zirveye taşımak adına kaliteli şekilde sunan Netflix’de ki popüler filmler ile sizde film keyfinizi evinize taşıyın.

Diriliş 2015 – (The Revenant)

Vahşi Doğa’da geçen bir hayatta kalma ve intikam hikâyesi…. Film insanın vahşi doğada sarsılan veya ayakta kalan değerler sistemini sorguluyor. Yüzbaşı Andrew Henry (Domhnall Gleeson) Batı’nın medeni yüzünü yansıtan biri. John Fitzgerald (Tom Hardy) ırkçılığı ve fırsatçılığıyla beyaz adamın karanlık yüzünü temsil ediyor. Ana karakterimiz Glass (Leonardo DiCaprio) ise açılıştaki av sahnesinde vurgulandığı gibi doğayla uyum içinde, artık onun bir parçasına dönüşmüş durumda.

Filmdeki diğer beyazlara oranla sessiz bir karakter ama kendi ırkının açgözlülüğünden duyduğu rahatsızlığı hissetmemek mümkün değil. Onu bölgenin yerlilerine yaklaştıran tek şey, ölmüş Kızılderili eşiyle arasındaki ruhani bağ veya oğlu değil. O, beyazların dışarıdan getirdiği değerlerden ziyade içgüdüleriyle hareket ediyor. Diriliş çarpıcı ve etkileyici kılan asıl özelliği anlatımı. Yönetmen Inarritu’nun başarısının sırrı; savaş, takip, dövüş gibi sahneleri, olayların göbeğindeki hareketli bir kamerayla uzun planlar halinde çekmek.

Yeni Hayat 2000 -(Cast Away)

Çağdaş hayatın yoğun temposu içinde kaybolup gitmiş bir adamın öyküsü… Uluslararası bir kargo şirketinde çalışan Chuck Noland (Tom Hanks),verimlilik problemlerini çözmeye çalışan bir sistem analistidir. İşlerinin yoğunluğu sebebiyle sevgilisine (Helen Hunt) dahi yeteri kadar vakit ayıramaz; evlilik planlarını devamlı erteler. Noel zamanı çıkmak mecburiyetinde kaldığı iş yolculuğu sırasında fırtınada düşen kargo uçağından sağ kurtulur ve kendisini Güney Pasifik’te ıssız bir adada bulur.

William Broyles Jr.’ın senaryosu, modern çağda geçen bir Robinson Crusoe öyküsü anlatıyor. Robert Zemeckis’in yönettiği film, Chuck Noland’ın vermiş olduğu yaşam mücadelesi kadar dış dünyadan yalıtılmış bir insanın yalnızlıkla baş etme ve kendisini sorgulama sürecine de odaklanıyor. Bu arada, Noland’ın Crusoe’dan daha yalnız olduğunu belirtelim. Robinson’un Cuma’sına karşılık Noland’ın yalnızca bir voleybol topu var… Finali itibarıyla kaderci yanı ağır basan film için Tom Hanks, yaklaşık 22 kilogram vermiş ve Oscar’a aday olmuştu.

Birdman 2014

Süper kahraman Birdman rolüyle tanınan Riggan(MichaelKeaton),RaymondCarver’ın öykülerinden uyarladığı, yönettiği, başrolünü oynadığı ve yapımcılığını üstlendiği oyunla tiyatro dünyasında başarılı olmayı arzuluyor. Lakin, başta “Hiper Gerçekçi” ukala oyuncusu Mike Shiner (Edward Norton) olmak üzere önünde o kadar çok engel var ki… Film boyunca sık sık iç sesini dinlediğimiz Riggan, nevrotik olmanın ötesinde hayalle gerçeğin birbirine karıştığı tehlikeli bir bilinç durumunda yaşıyor.

Kızı Sam (Emma Stone),yapım amiri Jake (Zach Galifianakis) dahil çevresindekilerin de durumu çok iyi değil ama hepsi Riggan gibi oyuna kalplerini koyuyorlar. Karşılarında ise medya ve entelektüeller var. Filmi çekici hale getiren yönetmen Alejandro G. Inarritu’nun gösterişli ve tutkulu anlatımı. Inarritu, dijital geçişlerin yardımı ile son bölüme kadar bütün filmi “tek bir plan” gibi çekmiş. Tek plan tercihi, Riggan’ın üzerindeki zamanın baskısını vurguluyor.

Yıldızlararası 2014 – (Interstellar)

Gıdanın en önemli sorun olduğu bir gelecekteyiz… Çocukların hangi mesleği seçeceğine öğretmenlerin karar vermiş olduğu, Mao’nun Çin’ini andıran devletçi bir sistem var. Tüketim toplumu, bireycilik ve Amerika’nın simgelediği değerler artık tarih olmuş. Çiftçilik yapan eski pilot Cooper’ın (Matthew McConaughey) isyanı evvela bu sisteme karşı. NASA‘nın yeni gezegen araştırmalarında yer almak istemesinin sebebi çocuklarının istikbali.

Christopher Nolan‘ın, Yıldızlararasını Amerika’da ekonomik krizin zirveye çıktığı, sosyalizmin faydalarından söz edilen bir dönemin endişeleriyle yazdığı öne sürülebilir. Film, yüksek teknolojiyi, bilimsel araştırmaları, kaşif ruhunu ve insan odaklı aydınlanmacı düşünceyi kutsarken, gençlere elindekiyle yetinmeyi öğreten, çevrecilerin idolleştirdiği tarım toplumu fikrine karşı çıkıyor. Ama bu fikirlerin dipten dibe işlendiğini belirtmeliyim. Asıl öykü sevgiyle ilgili. Sevgi geleceğin karanlık dünyasındaki yegâne umut değil yalnızca. Bilimsel gelişmelerin esin kaynağı ve insanlığın asıl kurtuluşuna giden yol.

Otomatik Portakal 1971 – (A Clockwork Orange)

Anthony Burgess’in romanından sinemaya uyarlanan distopik film, yakın geleceğin İngiltere’sinde geçer. Beethoven’ın eserlerine özel bir tutkusu olan Alex (Malcolm McDowell) tecavüz ve hırsızlığın beraberinde kurbanlarına ultra şiddet uygulayan bir çetenin lideridir.

Yakalandığında bizzat İçişleri Bakanı tarafından tanıtılan deneysel bir rehabilitasyon programına dahil olur. Amaç, suçluların içerisindeki tüm şiddet içgüdüsünü yok ederek onları kontrol etmektir. Stanley Kubrick’in ürpertici gelecek tasviriyle akıllarda kalan çarpıcı bir film… Görsel olarak etkileyici olsa da biraz soğuk ve duygusuz bir yanı olduğu söylenebilir.

Yeşil Yol 1999 – (The Green Mile)

Paul Edgecomb (Tom Hanks),bir Fred Astaire filmi seyrederken 1935’e döner, cezaevinde çalışmakta olduğu yılları hatırlar. Paul o senelerde idam mahkûmlarının kaldığı bölümden sorumludur. İdama mahkûm edilen hükümlülerin arasında John Coffey (Michael Clarke Duncan) adlı dev gibi bir Afro-Amerikalı da vardır. İki beyaz kıza tecavüz edip öldürdüğü söylenen John, altın gibi kalbiyle Paul’ü derinden etkiler. Daha önemlisi, sahibi olduğu şifa veren doğaüstü yetenekleriyle Paul’ü büyük acılardan kurtarır. Stephen King’in 1996 tarihli romanından, Frank Darabont tarafından sinemaya uyarlanıp idare edilen film, ırkçılık ve ayrımcılık eleştirisiyle ön plana çıkan göz yaşartıcı ve duygusal bir yapım.

İlişkili Yazılar